10 Ağustos 2013 Cumartesi

İSLÂM – MÜSLÜMAN (Muhtaç Olduğumuz Kardeşlik)

kromsa07@hotmail.com


İSLÂM – MÜSLÜMAN
(Muhtaç Olduğumuz Kardeşlik)
50- “LÂ İLAHE İLLÂ ALLAH” diyen her kula“Müslüman” diyebilmek ve kardeş kardeş yaşayabilmek…
54- İşte Hazret-i Kur’an’daki tefsire muhtaç olmayan ayet-i celiyle:
“Bedeviler dediler ki: “İman ettik.” Deki: “Siz iman etmediniz, amma “Müslüman olduk” deyin. İman henüz kalplerinize yerleşmedi. Şayet ALLAH’a ve peygamberine itaat ederseniz amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki ALLAH çok esirgeyen çok bağışlayandır.” (Hucurat Suresi, 14)
55- İslamiyet doktrindir. “Hazret-i ALLAH vardır” diyen Müslümandır! Kureyşi lisanına göre“LA İLAHE İLLALLAH” dır.
63- Yaratıcını düşünebiliyor ve hissedebiliyor isen, kanun-u ilahiyeye göre “Müslümansın! Mü’min ve muttaki ve insan olmaya namzetsin.”
“Lâ ilahe illallah”diyen kişi hiç bir şarta tabi olmadan emr-i ilahiyeye göre “Müslümandır”kardeşindir! Hazret-i ALLAH’ın bildirisi, Peygamberimiz Efendimizin tebliği budur! Lütfen, bu gerçeği öğren. Bilemiyorsan bir bilenden sor!
64- İslamiyet’in kelime olarak ifâdesi “Lâ ilâhe illallah”tır…
ALLAH’a inanan kul Müslümandır!
Anlamını yaşıyorsa, ölçü ALLAH’a mahsus olup,Mü’mindir.
Size din olarak İslâm’ı seçtim, dîninizi tamamladım
tebliği umûmîdir. Cümle peygamber efendilerimizin getirdiği şeriatlarının anlamını kapsar; mana itibarı ile kelâm İslamiyet’tir!
“Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye, din olarak Nuh’a tavsiye ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya tavsiye ettiğimizi, sizin için hukuk düzeni yaptı. Fakat kendilerini çağırdığın bu nizam ALLAH’a ortak koşanlara ağır geldi. ALLAH dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.” (Şûrâ Suresi, 13)
67- Gaza meydanlarında ‘Lâ ilâhe illallah’Deyinceye kadar mütecavizlerle Cihat etmek üzere emrolundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allâh’a aittir. (Hadis)
68- HZ. ALLAH’ın Kur’an-ı Azimü’ş-şan’daki bildirilerini dinle:
“İSA ONLARDAKİ İNKÂRCILIĞI SEZİNCE: ALLAH YOLUNDA BANA YARDIMCI OLACAKLAR KİMLERDİR? DEDİ. HAVARİLER: BİZ ALLAH YOLUNUN YARDIMCILARIYIZ. ALLAH’A İNANDIK. ŞAHİT OL Kİ BİZLER MÜSLÜMANLARIZ, CEVABINI VERDİLER!  (Al-i İmran Suresi, 52)   
“İBRAHİM NE YAHUDİ, NE DE HIRISTİYAN İDİ. FAKAT O ALLAH’I BİR TANIYAN, DOSDOĞRU BİR MÜSLÜMAN İDİ! MÜŞRİKLERDEN DE DEĞİLDİ.”



Cennet mekan vatan şairimiz Mehmet Akif merhum kul vazifesini bilemeyip tenbellik ve bilgisizlliğinden ötürü çirkin düşünceye kapılanların bu durumunu Safahat-ında ne güzel dile getirmiş. Bu hikmetli mısraların bizlerin de bu fikrin hayranı olduğumuzu değişmeyen fikrimiz ve tutumumuzla derviş kardeşlerime duyurmaya çalışıyorum örnek alına.




“Kadermis” Öyle Mi? Haşa, Bu Söz Değil Doğru ;  Belanı İstedin, Allah Da Verdi... Doğrusu Bu.  “Çalış” Dedikçe Şeriat, Çalişmadın, Durdun, Onun Hesabına Bir Çok Hurafe Uydurdun!

 

Sonunda Bir de “Tevekkül” Sokuşturup Araya,  Zavallı Dini Çevirdin Onunla Maskaraya! Bırak Çalışmayı, Emret Oturduğun Yerden, Yorulma, Öyleya, Mevla Ecir-i Hâsir İken!

  Yazıp Sabahleyin Evden Çıkarken İşlerini; Birer Birer Oku Tekmil Edince Defterini; Bütün O İşleri Rabbim Görür : Vazifesidir... Yükün Hafifledi... Sen Simdi Doğru Kahveye Gir!  

Çoluk Çocuk Sürünürmüş Sonunda Aç Kalarak... Hüda Vekil-i Umurun Değilmi? Keyfine Bak! Onun Hazine-i  in-amı Kendi Veznendir! Havale Et Ne Kadara Masrafın Olursa... Verir!

 Silahı Kullanan Allah, Hududu Bekleyen O;

Levazımın Bitivermiş, Değilmi? Ekleyen O! Çekip Kumandası Altına Ordu Ordu Melek, Senin Hesabına Küffarı Hak-Sar Edecek!

 

Başın Sıkıldımı, Kafi Senin O Nazlı Sesin: “Yetiş” de, Kendisi Gelsin, Ya Hizr’ı Göndersin! Evinde Hastalanan Varsa, Borcudur: Bakacak; Şifa Hazinesi Derhal Oluk Oluk Akacak.

 

Demek Ki : Her Seyin Allah... Yanaşman, Irgadın O: Çoluk Çocuk Ona Ait: Lalan, Bacın, Dadın O; Vekil-i Harcın O; Kahyan, Müdür-i Veznen O; Alış Seninse De, Mesul Olan Verişten O;

 

Denizde Cenk Olacakmış.... Gemin O, Kaptanın O; Ya Ordu Lazımmış... Askerin, Kumandanın O; Köyün Yasakcısı; Şehrinde Baş Muhassili O; Tabib-i Aile, Eczacı... Hepsi Hasılı  O.

 

Ya Sen Nesin? Mütevekkil! Yutulmaz Artık Bu! Biraz da Saygı Gerektir... Ne Saygısızlık Bu! Huda’yı Kendine Kul Yaptı, Kendi Oldu Hüda; Utanmadan da “Tevekkül” Diyor Bu Cür-ete, Ha?!...

************************************************************* 
EUZÜ BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTANİR-RACİM
BİSMİLLAHİR-RAHMANİR-RAHİM

HU, YA TABİBEL-KULUB

MEDET, YA ERHAMER-RAHİMİN
MEDET, YA EKREMEL-EKREMİN
MEDET, YA İLAHEL-ALEMİN

DESTUR, YA ADEM SAFİYYULLAH
DESTUR, YA NUH ŞEKURULLAH
DESTUR, YA İBRAHİM HALİLULLAH
DESTUR, YA MUSA KELİMULLAH
DESTUR, YA İSA RUHULLAH
DESTUR, YA MUHAMMED MUSTAFA HABİBULLAH

DESTUR, CÜMLE PEYGAMBERAN-I İZAM
VE RESUL-İ KİRAM HAZERATI

DESTUR YA SAHİBEL-MEYDAN

RIZAEN LİLLAHİL-FATİHA MAAS-SALEVAT








EUZÜ BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTANİR-RACİM
BİSMİLLAHİR-RAHMANİR-RAHİM
Huzurdan kovulmuş, lânetlenmiş şeytanın şerrinden Rabbıma sığınırım,
Rahmân ve Rahîm olan ALLAH'ın adıyla başlarım.


Cüretim mâzur görülsün. Rahmet-i ilâhiyeyi küll olarak anlatmanın beşerin aczi ile eşdeğer olamayacağını müdrikim!
Hal ve ahvalimi yirmi birinci asırda vazifem gereği emr-i ilahîden edindiğim dünya görüşümü sene 2001-11'inci ay, 46 senedir Rabbımın lütfettiği manevi vazifemi, gene Rabbımın lütfu ihsanı ile cümle kullarına ihsan eylediği, Kelam-ı kadim, sünnet-i Resulullah, Hazret-i ALLAH'ın lutuf ve ihsanı, yeryüzü ve gökyüzünde indirilen ayetler, "Yer yüzünde halifemi yaratacağım" hitabının şerefini taşıyan, insan olmaya yegane namzet, imanın şartı olan amentüye intibakı nisbetinde manevi nasibini alan, bilcümle Benî Adem, madde ve mana görüş ve yaşadığı zamanı günah-ı kebaireyi müdrik, aczini de bilmesi ile bedevilikten medeniyete, zamandan sağlanılan emr-i ilahiye uyum ile, kudret-i ilahi karşısında rahmet-i ilahiye zuhuru olan, aczini hiç unutmayan, terakki eden "hazret-i insan"ı tanımak, rahmet-i ilahiyeden ve şu nizam-ı alem manzumesinde Rabbımızın lutuf ve ihsanı kadar, mana okyanusuna bir damlacık da olsa damlatıldı isen, ne mutlu!.. Gerçekde din-i İslam, bir zümrenin tekelinde olmayıp, Hazret-i ALLAH'ın Adem safiyyullah'tan kıyamete kadar gelen, ALLAH'ın varlığına inanan cümle kulların müslüman olduklarını,, tebliği ilahînin dışına çıkmadan anlatabilir isek ... 1200 küsur senesinde uygulanan, o gün için çok değerli olan tedrisatı zamanımıza uydurmaya kalkışan ulemaya, çağı idrak edemeyip, irfaniyetten dem vuran mutasavvifûn geçinenlere senelerdir anlatamadık! Gene Rabbımın lütfu ihsanı ile zuhur eden hadiselerden anlarlar ise, anlayacaklar inşaALLAH!...
"İslam'ın beş şartı var" diye, İslam'ı anlamadan, imanı anlatırcasına, cümle Benî Adem'in HZ. ALLAH'a inanan Ehl-i Kitab'a dahi "kafir, gavur, gayr-ı müslim" yakıştırma gafletinin körlüğünden kurtulabilir de, sonsuz rahmet ve mağfiret-i ilahiyenin cihanı kuşattığını hissedebilir ve görebilir isek Adem'e bahşedilen cüz'î iradeyi idrak ederek, var olanın, güç ve kuvvet sahibinin yalnız ve yalnız Hazret-i ALLAH olduğu, eşi ve benzeri olmadığı inancımızın amentüye uyumlu olduğu, yaşantımızda ve muamelatımızda da görülebiliyor ise müjdeler olsun!.. Rahmet ummanının bir damla da olsa o ummanın bir katrası, yaratılışın sırrı, nedeni hazret-i insan, mübarek olsun!... İyi bilesin ALLAH'ın sevgisine nail olanı alem sever!.. Nihayet-i ömrüne kadar Rabbım imanını korusun. Peygamberimiz Efendimiz buyurdularki:
"Allah Kulunu severse, mukarrebun melâikesine emreder:
"--Ben şu kulumu seviyorum, sizler de seviniz."
Bu emr-i ilahi cümle melaikeye bildirilir. Melâikeler de cümle salih kulların kalblerine bu sevgiyi nakşederler; rabbım falanca kulunu seviyor sizler de sevin diye."
Ya Rab! Bize ezel meclisinde bir damla İlim vermiştin, bu damlayı varmak için yanıp tutuştuğu ummana sen eriştir...




NİÇİN MARANGOZ OLDUM?





Sene 1935-1936 arası. Ortaokulu 2'ye uğramadan terk ettim. Babam ve anam hamam işletiyorlardı. Evimiz konaktı. Başka kiraya verdiğimiz evlerimiz de vardı. Ayrı ayrı semtlerde bağlarımız, birkaç köyde ortakçılarımız vardı. Şahit olduğum ortakçılık o zavallı insanları sömürmek için değil, yardımcı olmak, sıkıntılarını gidermek içindi. ALLAH rızâsı için olduğunu babamın ortakçılık icraatında ve muamelatında apaçık görmek zor değildi. Çalışarak geçimini elde etmek gâyesi olan insanlara yardımcı olmak, ağalık icâbı, ibâdet misâli mânevî zevk idi. Bu meziyyet-i insanlığın çok yerlerde mecrasından saptırılıp nefsani çıkara dönüştüğü, maalesef günümüzde çok yerlerde garibanların "ortakçılık" maskesi altında sömürüldüğünü daha açık görmek mümkün.


Pir-i Gâlibi H.Gâlip Hasan Kuşçuoğlu



"Medeniyet ve Teknolojide ilerlemiş,
Allah'a şirk koşmadan yaşayan
fert ve toplumlar
İslam'ın bu yönünü anlamış
örnek insan ve toplumlardır."

H. Galip Hasan Kuşçuoğlu

BEŞ DUYGUDAN ÖTEYİ GÖREMEYENLER





Yalnızca ehl-i aşkın, ehl-i halin müşahadesi ile görülür ki, Hazret-i ALLAH'ın bildirilerine beş görüşten mâadâ görüşe yer vermeyen materyalist görüşün dışına çıkamadıklarından Benî Adem'i korkutmaktan öteye yol bulamıyorlar. Seyirlerinde olan cehennem ve gazab-ı ilâhî, seçtikleri yollarının görüntüleri, sırat-ı müstakimdeki güzellikleri göremediklerinden "gayri'l-mağdûbi" de kaldılar. Gerçeği hakikat gözlüğü ile göremedikleri için de enaniyyetin mahsulü, mana garibi ve maneviyat tahribatçısı oluyorlar ve ürettiği mahsüllerine pazar bulamadıkları gibi, ürettiği mahsülleri laf aramızda kalsın kendileri de yiyemiyorlar!... Bu gerçekleri görmek için gözlük takmaya gerek yok. Bugün dünya materyalist zihniyetle dolu dolu. Cümle peygamber efendilerimiz ve evliya-yı kiram hazeratı Cenâb-ı Hakk'ın açık bildirisi ile, manen tertib-i ilahidirler...

EFENDİME BİATIM





Bu tertib-i ilahi ile ben abd-i acizin mana yokluğundan günümü karartan, ruhi hastalığımın devasını Yaratanımın lutuf ve ihsanı ile idrak ettiğim için, aciz tazarru niyazımın kabulünün zuhuru, benim için vazîfelendirilen, rahmet-i ilahiyeye vesile, Rabbım katından gönderildiğinden şüphe edemiyeceğim, rahmet vesilem, şeyhim efendime biat ettiğim an halim değişti. Kararmış dünyam aydınlanmaya başladı. Gün geçtikce sevemediğim, çirkin gördüğüm hayat güzelleşiyordu. Cümle güzelliklerin aslını güzel görmeye başladım. Yunus Emre'nin:
"Yetmiş iki milleti bir göz ile görmeyen, halka müderris olsa da hakikatte asidir"
Hikmet bildirisi yolumun aslını oluşturdu ve bu yolda Rabbım bu abd-i acizi cümle kullarına duyurmam için ahir zaman nebisi Hazret-i Muhammed Mustafa (s.t.a.v.) Efendimize lütfedilen şer-i şerifi ve Kur'an-ı Azimüş-şan'ın içtihada tabi kısımlarını 21'inci asra uygun, Benî Adem'i gazabından değil, rahmetinden yarattığının, dünyanın da Benî Adem için manevi kazanç yeri olduğunu ...
"Dünyanın memduh" olduğunu, Benî Adem için en kazançlı yer olduğunu, ALLAH'ın varlığına inananların kardeş olduğunu, müslüman olduğunun ilmi ve aşk-ı ilahîden zuhur eden rahmeti sadık kullarının manalarında bu abd-i acizi ihya eden taltifleri ile Peygamber Efendimizin ALLAH'ın lütfu ihsanı olan, gerek şahsıma ve gerekse sadık kullarının açık manaları ile taltif ve mesajlarının aciz şahsım bila-istisna cümle kullarının manevi rızkı olduğunun bilinci ile okuyan, dinleyen ve duyan kısmetli kullara duyurmanın vazife olarak zevkini taşıyorum.. İmanlı kullarına taltif-i ilahîleri duyurup anlatmam kudret-i ilahiyeden men edilmediğine göre, bir kaçını levha yapıp, aczimle duyurmakta bir sakınca görmüyorum. Zevkine imanlı fert ve cemiyetlerin bu abd-i acizin belirli şahsiyetlerin manalarında tebliğ-i ilahîleri ve rahmet-i ilahiyeye vesile, istisnai yaratılan Peygamberimiz Efendimizden lütfedilen Rabbımın mesajlarını anlatmak ve kitabçığa yazmakta sakınca görmedim. Bu kitabçığın yazılmasına vesile eylediği bu abd-i acizi Rabbıma olan hayranlığıma ve aşkıma lütfedilen, aciz şahsıma ihsan edilen, sadık dervişlerin mana aracılığı taltif-i ilahileri az da olsa bildirmekle manevi vazife yaptığımın zevkini ve kıvancını yaşıyorum... Bu abd-i aciz manamda, hali yekaza ve açıktan zuhur ve tecelliyat-ı ilahiyeleri lütfedilir ise ikinci metafizik kitabında yazmak istiyorum inşaALLAH.
Nasıl mı? Küfrün bütün çıplaklığı ile, fütur etmeden kol gezdiği şu alemde Rabbımın yasaklamadığı gerçekleri yaşatarak, kulunda zuhur eden rahmet-i taltif-i ilahileri yazmamda, bu asırda ifşaasında, vazifem icabı gerçeğe inanan kardeşlerime anlatmakta bir sakınca göremiyorum. Fiziki zuhurattan gayrıyı kabul edemeyenler, onlar da kardeşlerimiz. Kusura bakmasınlar, kendilerinin bileceği şey. Biz o yönlü inananları da sabırla dinlemeyi biliriz. Şimdiye kadar dinledik. Bu sabrımıza dünya şahit...
Son senelerde mazbut karekterli, iman ve irfaniyetinden şüphe etmediğimiz şer'an da şehadeti muteber olan kardeşlerimizin manaları ve hal-i yakazaları, açıktan gördükleri ve şahit oldukları manevi yaşantılarını kendi yazı ve imzaları ile dosyaya koydum ve devam ediyorum. Dervişlere her fırsatta tekrar ettiğim, Peygamber Efendimizin hasen olan, manası emri ilahîye uygun, inanan insanlara mesajını sadık derviş iyi bilir.
"Rüyâ uydurana ALLAH lanet etsin" hitabına imanı zayıf da olsa riayet edeceğine inanırım. Bu abd-i aciz iç alemimde zevkini alamadığım ma'nâlara da iltifatım sönüktür. Sadık rüyalar vahy-i ilahinin 46 cüzde bir cüzüdür. Peygamber Efendimize vahy-i ilahi 23 sene devam etmiştir. Altı ayı rüyada gelmiştir.
5 dosya dolmak üzere abd-i aciz din, mezhep, meşrep, sınıf farkı gözetmeden, istifade edilir zevki ile vasiyetim olsun. İrtihalimden sonra lüzumlu görülenler kitap haline getirilsin. Bu hitab-ı ilahilerden ve rahmet vesilesi Peygamberimiz Efendimizin şahsında ihsan edilen mesajlardan bir kaçını, ummandan lütfedilen rahmet ve marifet damlalarında ehl-i aşkın inancının çerçevesi olacağına inancımla buraya yazdığım gibi, çerçeveli levha yaparak, gene bu kitapçığın manasını süsleyeceğinden şüphem yok..
Yazacağım gerçekleri bilgisizce değerlendirecek olan mana bilgisizine şimdiden acıyor, onların da hidayete ermelerini rahmeti ve mağfireti sonsuz Rabbımızdan tazarru niyaz ediyorum.
ALLAH rızasından başka bir isteği olmayan, 82 yaşındaki ihtiyar, bu abd-i aciz, 46 senedir, günah-ı kebairsiz götürmeye çalıştığım, huzur-ı ilahîden lütfedilen manevi vazifeme leke sürmemeye hasseten özen gösterdim. Abd-i acizin hayatım boyu sahtekarlığı, düzenbazlığı, olmayan bir şeyi var gösterme hastalığını yedimde bulundurmak şöyle dursun, Hazret-i ALLAH yanımdan dahi geçirmedi. Sonsuz hamd olsun ... Bu manevi hitab ve tecellileri okuyan inanan kardeşlerime de ilahi aşk olsun, diyorum... Rabbımdan tazarrum ve niyazımdır.
   






"Medeniyet ve Teknolojide ilerlemiş,
Allah'a şirk koşmadan yaşayan
fert ve toplumlar
İslam'ın bu yönünü anlamış
örnek insan ve toplumlardır."

H. Galip Hasan Kuşçuoğlu

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Gayri muslim deme

Mustafa Avsar Açıklama:


Kitap ehline (İsevi Musevi Davudi ve sahife sahibi şeriatlara) GAYRİ MÜSLİM Deme Ayıbından kurtulalım

özellikle Göz önünde aktif medya spikerleri anchormen'leri Proğram yapımcılarını katılımcı akil adamları aydınları Yazarları vede... aklı selim kültürlü halkımızı Bukonuda bilgilendirelim En üst düzey politikacılarımız bürokratlarımız vede din adamlarımız aynı hatayı tekrarlıyor.



Gayrimüslim demek= gavur,kafir, müslim olmayan demek anlamındadır dahası Allah'ı kabul etmeyen anlamındadır Oysa kitap ehli yani çoğunuk Hıristiyan Yahudi olmak üzere Allahın varlığına inanan toplumlardır Kitabımız KUR'AN-ı Kerim bunu bizlere net bir şekilde izah eder.

konuyla ilgili kur'an ayetleri altadır Devamını Gör
 
Mustafa Avsar Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder.


Ali İmran 75

Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secde ederek kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar. Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, köt...ülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar Salih insanlardandırlar. Onların hayır cinsinde yaptıkları şeyler karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takvâ sahiplerini çok iyi bilir.

Ali İmran 113.114.115



Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah'a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah'a boyun eğerek iman ederler. Allah'ın âyetlerini az bir paraya satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olandır.

Ali İmran 199



Bismillahirrahmanirrahim

SANA DA, DAHA ÖNCEKİ KİTABI DOĞRULAMAK VE ONU KORUMAK ÜZERE KİTAB’I GÖNDERDİK. ARTIK ARALARINDA ALLAHIN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMET; SANA GELEN GERÇEĞİ BIRAKIPTA ONLARIN ARZULARINA UYMA. HER BİRİNİZE BİR ŞERİAT VE BİR YOL VERDİK. ALLAH DİLESEYDİ SİZLERİ BİR TEK ÜMMET YAPARDI; FAKAT SİZE VERDİĞİNDE SİZİ DENEMEK İÇİN. ÖYLEYSE İYİ İŞLERDE BİRBİRİNİZLE YARIŞIN. HEPİNİZİN DÖNÜŞÜ ALLAHADIR. ARTIK SİZE, ÜZERİNDE AYRILIĞA DÜŞTÜĞÜNÜZ ŞEYLERİ O HABER VERECEKTİR. Maide 48






Hazreti Isa Aleyhissselamin vefatindan 609 sene sonra, ahir zaman Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa Aleyhi ve Sellem efendimizin elçiliginde ihsan edilen Hazreti Kur’an da, daha evvel Hz. Allah’in ihsan eyledigi cümle beserin maddi ve manevi nizaminin özünü saglamaya Allah’in bildirdigi esasta degismeyen ve zamana göre ihsan edilen kitaplar ve sahifeler, cümlesi Hz. Allah’in cemi kullarina hiç süphesiz lütfu ihsanidir.



Cümle Allah elçilerine ilahi kitaplarin ve suhuflarin hangisi ihsan edildiyse dünya yasantilari ihsan edilen emri ilahiyenin tefsiridir. Allah’a iman eden her siniftan kullarin ekserisinin emri ilahiyenin özünü idrak edenlerin samimiyetlerine göre taltifi ilahiyeye nail olduklari her devirde görülebilir.



Iste bu samimiyeti cümle Allah kullarina duyurmak kasti ile, Hz. Allah’in bildirisini tekraren tek din vardir, Islamiyettir. Müslümanlarsa kardestir. Cümle Allah elçilerinin dinleri Islamdir. Beseri ölçü Allah’in var olduguna inanan müslümandir emri üzerine amel etmekte samimi olan mü’mindir, ittika sahibidir.



Hangi peygamberin seriati ile yükümlü ise peygamberin ismi ile anilir. Bu gerçegi kabul edenler, bu gün azinlikta olduklari görülsede, asri idrak edenlerin hakikat isigi azda olsa görülmeye basladi. Görenlerin adedi günbe gün artiyor. Elhamdulillah. Allah gerçege zeval vermesin. Zalimlerin serlerinden iman edenleri korusun. Amin



Haci Galip Hasan Kusçuoglu